Halis AVCI
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ
İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, Türkiye tarafından 11.05.2011 tarihinde imzalandı, 24.11.2011 tarihinde TBMM tarafından onaylandı ve onay belgesi 14.03.2012 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine gönderildi.
TBMM kararı ile girilen İstanbul Sözleşmesi, 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 3.maddesine dayanılarak çıkarılan 3718 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile yürürlükten kaldırıldı.
***
İstanbul Sözleşmesi yürürlükte kalsa ne olurdu, kalmasa ne olurdu? Zaten uyulmuyordu, zaten uygulanmıyordu.
Anayasaya uymayanlar, uluslararası bir sözleşmeye uyar mıydı?
***
İstanbul Sözleşmesine niçin girildi, İstanbul sözleşmesinden niçin çıkıldı?
Türkiye’deki Avrupa Birliği(AB) taraftarlarının oylarını alabilmek için İstanbul Sözleşmesine girilmişti. Dinciler, İstanbul Sözleşmesinin imzalanmasına taktik icabı itiraz etmediler.
Gerçek yüzlerini gösterme zamanı gelince, hurafecilerin isteği ve baskısı üzerine İstanbul Sözleşmesinden çıkıldı.
***
İstanbul Sözleşmesi;
-Kadına şiddeti engelliyordu.
-Kadına şiddet uygulayanları cezalandırıyordu.
-Kadınları, şiddete karşı koruyordu.
-Kadınlara ayrımcılık yapılmasını yasaklıyordu.
-Aile içi şiddeti yasaklıyordu.
-Aile içi şiddeti yapanları cezalandırıyordu.
Kadını, insan olarak değil erkeklere hizmet eden yaratık olarak görenler ve dinci baskıyla kişilik kazanmış olanlar; İstanbul sözleşmenin hükümlerini kabul edemiyordu, zaten uygulanmayan bu sözleşmenin yürürlükte kalmasını kabul edemiyordu ve sözleşmeden çıkılmasını istiyordu.
İstekleri yerine getirildi, İstanbul sözleşmesinden çıkıldı.
***
İstanbul Sözleşmenin iptal edilmesi; şiddeti teşvik edecektir, şiddeti azmettirecektir ve şiddeti artıracaktır.
İstanbul Sözleşmenin iptal edilmesi; şiddet taraftarlarına “hayırlı işler, bol kazançlar” demektir.
İstanbul Sözleşmenin iptal edilmesi; şiddet taraftarlarına psikolojik üstünlük kazandıracaktır ve cesaretlendirecektir.
